Yahşi açıklamasında Narin Güran’ın vahşi bir şekilde katledildiğinin altını çizerek, “Narin’i, Leyla’yı, Hazal’ı, Zeynep’i kara toprağa mahkum etmekten utanmıyor musunuz?”
Yahşi, “Narin Güran cinayetinde adli tıp raporunu tamamladı. Narin’in son görüldüğü andan itibaren 20 dakika içinde öldürüldüğü anlaşıldı.. 22 yılın gün gün bizi sürüklediği, yüreğimize, vicdanımıza ağır gelen, kabul edemediğimiz bir vahşet. Narin’imizi vahşi bir cinayet sonucu kaybettik. Narin için günlerce ağlayan, mezarına notlar bırakan, onu tanımasa da yüreğinde hisseden ve yaşatan, günlerdir her cümlesinin ya başı ya sonu NARİN olan 7’den 70’ye tüm kız çocuklarının ve kadınların başı sağ olsun.
Bu vahşetin gelişinin nasıl olduğunu biliyoruz maalesef. “Bir kereden bir şey olmaz’’, ‘’küçüğün rızası var, bağırsaydı sesi duyulurdu’’ diyen bu anlayışın bugün geldiği noktanın mimarlarına sesleniyorum: Dün, çocuklara yönelik istismarları araştırmayı reddederek bugün Narin’i, Leyla’yı, Hazal’ı, Zeynep’i kara toprağa mahkum etmekten utanmıyor musunuz? 2016 yılından bu yana kaybolan çocuklara ilişkin verilerin olmayışından, bu verileri gizlemekten utanmıyor musunuz? Biz sizin yerinize de UTANIYORUZ! Ve, sessiz bir şekilde seyirci kalanların yerine uykusuz geceler geçirip “çocuklarımızı nasıl koruyacağız?” diye düşünüyoruz.
Son 2,5 yılda toplam 3364 çocuk önlenebilir sebeplerle hayatını kaybederken, oturduğunuz o koltuklar bir kez bile sizi rahatsız etmedi mi? Türkiye İstatistik Kurumu, 2008-2016 yılları arasında 104 bin 531 çocuğun kaybolduğunu açıkladı, sonrasına dair, son 8 yıldır kaybolan çocuklara dair ise veri paylaşılmıyor. Görüldüğü üzere Türkiye’de kayıp çocukların sayısı sır gibi saklanıyor.
TÜİK verilerine göre, çocuk istismarı sayısı 2014 yılında 11 bin 95, 2015 yılında 16 bin 258 olarak kayda geçerken 2022 yılında bu sayı 31 bin 890’a yükseldi.
Veriler, istismara maruz bırakılan çocuk sayısının 2014-2022 yılları arasında %287 (yaklaşık 3 kat) arttığını gösteriyor.
-Adalet Bakanlığı verilerine göre cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlara dair dosya sayısı 187 bin 336.
-Çocukların cinsel istismarı ile ilgili dosya sayısı 66 bin 138!
-Reşit olmayanlar cinsel ilişki suçu dosya sayısı 27 bin 674!
-15-17 yaş grubunda 6 bin 505, 15 yaş altında 130 çocuk doğum yapmış.
-15 yaş altı doğum yapan çocuklardan dördü ikinci defa doğum yapmış.
-15-17 yaş grubunda doğum yapan 6 bin 505 çocuğun 535’i ikinci, 31’i üçüncü kez doğum yapmış.
NARİN, HEPİMİZİN TÜM KAMUOYUNUN BASKISI İLE 19 GÜN SONUNDA BULUNDU.
Soruyoruz, 120 haneli köyde 3 savcı ile Narin’e ne olduğunu, nasıl öldürüldüğünü açıklamayan, her şeyi halktan saklamayı düşünmüş olanlara soruyoruz: NEDEN SUSTUNUZ?
19 gün o bedeni ruhunuz nasıl taşıdı?
Sizin vicdanınıza ağır gelmeyen ama yıllardır öldürülen yüzlerce çocuğun failini, içini boşalttığınız yargıya teslim etmemek için mi sustunuz?
Yıllardır anlamadınız; Canın ve Vicdanın siyaseti olmaz! Çocukların canı üzerinden siyaset hiç olmaz!
Bu haykırışlarımız siz vicdan sahibi olun diye değil, halkımızdan çalınan adaleti teslim edin diye. Sizlere ağır gelen o koltuklardan siz kalkıncaya kadar, kayıp çocuklarımızın tek tek hesabını soruncaya kadar buradayız, gözümüz üzerinizde!
Narin tek örnek değil ama son olsun diye idi mücadelemiz olmadı!.. Küçücük çocuklarımıza yaşatılan ve faillerinin cezasız kaldığı kabuslar bitmiyor. Çünkü, yarattığınız cehennemde o küçücük bedenler yanıyor.
Narin kızımızın hayattan vahşice koparılışının sebebine ve suçlularına henüz ulaşılamamışken Tekirdağ’dan gelen haberle sarsıldık. Sıla bebeğin öz annesinden şiddet görmesi, üvey babası ve komşu çocuklarının tecavüzü sonucunda hastanede entübe halde olması hepimizi kahretti. Tecavüz edilmiş, darp edilmiş, vücudunda ısırık izleri var.. 2 yaşında sadece 2!..
ÇOCUKLARIMIZIN YAŞADIĞI TÜM BU İHMAL ve İSTİSMAR TOPLUMSAL ÇÜRÜMENİN DIŞAVURUMUDUR.
Türkiye’de çocuk cinayetleri ve istismarları, kadın cinayetlerinde olduğu gibi politiktir.
Aileyi ve cinsiyetçi tahakkümü kutsayarak kadınların ve çocukların kurban edildiği bu sistem, bu şiddetin, bu cinayetlerin asıl nedenidir.
İstanbul Sözleşmesi'ni ve 6284 sayılı kanunu hedef alan, bu ülkenin kadınlarına ve kız çocuklarına “yaşam” yerine “ölüm”ü reva gören zihniyetle mücadelemiz sonuna kadar sürecektir.
Buradan sesleniyoruz: İktidara geldiğimizde ilk işimiz, İstanbul Sözleşmesini tekrar yürürlüğe sokmak ve 6284’ü gerektiği gibi uygulamak olacaktır.
Çocuklarımızı hayattan koparan, katleden bu karanlık ve vahşi zihniyetteki faillerin bulunması, olayların ardındaki tüm gerçeklerin açığa çıkarılması ve faillerin en ağır cezaları alması için titizlikle ve sağduyu ile dava dosyalarını Kadın Kolları Genel Başkanımız Sayın Asu Kaya önderliğinde takip edeceğimizi kamuoyuna saygıyla duyururuz” dedi.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.